Ben Günsel ebe. Kamudaki 20 yıllık mesleki hayatımın son 14 yılında hamile eğitmenliği yaptım. Hamile eğitmenlik sertifikamı ise geçen yıl ekim ayında aldım. Çünkü bakanlık ilk kez hamile eğitimcisini tanımlamıştı. Pilot doğum hastanelerinde hamile eğitim odası kurulmasını ve istatistiki verileri istedi. Bu kağıt üzerinde büyük bir gelişme. Peki uygulamada değişen bir şey oldu mu? Hayır. Çünkü sağlık sisteminde kemikleşmişÂ bir yapı var. Hizmet alan kişileri onlarında çıkarları doğrultusunda bilinçlendirirsek sağlık çalışanının otoritesi, tek karar verme yetisi elinden alınmış olur. Bu da  şu an kurulu olan sistemi altüst eder. Çünkü hizmet alan kişiler bedenleri hakkında sorumluluk alıp, uygulamaları sorgulamaya ve isteklerde bulunmaya başlayacaklardır.
Peki bununda bir çözümü bulunmadı mı? Bulundu.
Evet özel ve kamu hastanelerinin hamile eğitim programları var.Hem de ÜCRETSİZ. Ama hastane ve çalışanların şu anki uygulamalarını destekleyecek nitelikte. bu eğitimler kurulu düzende bir sıkıntı yaratmadığı gibi işlerin daha kolay yürümesine de katkı sağlıyor. Yani gebeyi özgürleştirmiyor.Örneğin kamu kuruluşundan hizmet alan eğitim ve sosyo- ekonomik düzeyi düşük  bir gebeyi düşünelim. Bu gebenin hastaneye gelme amacı  tetkikleri yaptırmak. Böylece ebeveynlik görevini tamamlamak. Bu gebe ve ailesi eğitim ihtiyaçlarının farkında değiller. Sisteme uygun hipnozlu bireyler. Öz bakım sorumlulukları yok. Çoğunun evinde gebeye psikolojik taciz, şiddet, sigara ve diğer kötü alışkanlıklar söz konusu. Kazayla boş oturmamak için eğitime girerse sorduğu soru şu; Sezaryanı önerir misiniz? Doğumdan çok korkuyorum. Hangi hastane ve hekim iyidir? Süt yetmiyormuş hangi mamayı verelim? ....
Peki eğitimli sosyo-ekonomik düzeyi yüksek gebeler ne yapıyorlar. Onlarda negatif hipnoz altındalar. Sadece bu hizmetleri daha konforlu şekilde alıyorlar. Sordukları sorular; Epidurali önerirmisiniz? Doktorum sezaryen kararı aldı. Doğuma kadar bebeğim daha fazla kilo almamalı. Her şey yolunda giderse normal doğumu deneyeceğiz.
Kısacası bu toplum ve bu sağlık sisteminde annelerin negatif hipnozdan uyandırılıp bilinçli anne ve aileler olarak pozitif hipnoza geçmelerinde rehbere ihtiyaçları var. Bu eğitmen onlara yeniden bedenlerinin bilgeliğini ve iyileştirme gücünü hatırlatmalı. Anneler yeniden bedenlerine güvenip bedenleri hakkında söz sahibi olmalılar. Eğitmen anneliğin her aşamasında yanlarında olup, yol gösterip yönelterek, cesaretlendirerek, kararlı bir şekilde rehberlik etmelidir. Böylece bu yolculukta anneler sabırla, sevgiyle ve kararlı yumuşak ilerleyebilsin.
Richard Bach Martı isimli kitabında şöyle seslenir; ‘uçmak her martının doğal hakkıdır. Özgürlük var olmanın özüdür. Boş inançları, gelenekleri, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp atmalısınız.’
‘Kendimizi bilgisizlikten kurtarıp akıllı bilgili yaratıklar olarak yetiştirebiliriz. Özgür olabiliriz. Uçmayı öğrenebiliriz.’
‘Düşüncelerimize vurulan zinciri koparın o zaman bedeninizin özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz. Tek ilke sınırlarımızı sırayla ve sabırla yenmeye çalışmaktır.’
‘Gözlerinle gördüklerine inanma gördüklerin sınırlı olandır. Sezginle bak ki öğrendiklerinin bilincine varabilesin.’ Martı Jonathan gelecekten ve uzun yıllardan umutluydu.’
O zaman bizde ne duruyoruz. Kendi bedenlerimizin gücünü yeniden hatırlama zamanı gelmedi mi? Siz de Martı Jonathan gibi kendinizde doğuştan sınırsız varolan potansiyeli kullanmak istemez misiniz?
Ben bu uçuş için harekete geçtim. 2 hafta önce kamudaki görevimden ayrıldım. Sürüden ayrıldım. Kalan mesleki hayatımı sürüden ayrılmak isteyen ebeveynlere eğitmenlik yapmak için adadım.
Doğal doğum grubunun bir üyesi olmaktan, başta Hakan Bey ve bu alana kendini adamış tüm meslektaşlarım ve ailelerle uçarak özgür olmaktan büyük zevk alıyorum.
Tüm herkesi sevgiyle kucaklıyorum.
Martı Günsel
