
Hamilelik bir bilinmeyen. Doğum keza öyle. Böyle olunca doktorun, bu işin ilmini yapmış birinin iki dudağının arasından çıkan her şey inanılmaz önem taşıyor, hele de gebeliği ilk kez yaşayanlar için. Doğru doktoru bulmak çok önemli. İş doktorda başlıyor, doktorda bitiyor.
Ben böyle "Doğru Doktor çok önemli!" diyorum, ancak bunu kotarmak da o kadar kolay değil. En azından benim için olmadı: Hamileliğimin ikinci ayında başka eyalete taşınıp da yeni bir doktor bulmam gerektiğinde, Miami'de kimseyi tanımadığım için sigorta şirketinin bana verdiği rehberden taşındığımız yere yakın bir doktor seçtim. Doktora gitmeden önce de doğal doğum üzerine araştırma yaparak görüşmemizde doktorum olacak kişiye doğal doğuma yaklaşımı ile ilgili ne gibi sorular sormam gerektiğini araştırdım. (Bu soruların neler olması gerektiğini ayriyeten yazacağım.)
Deniz'in Babası'yla birlikte gayet hazırlıklı gittiğimiz doktor randevumuzdan kafamız karışmış bir şekilde ayrıldık. Nitekim ben bebeğimi ilaç yardımı olmadan doğurmak istediğimi söylediğimde "Sen daha yolun çoooook başındasın. Hele bir ilk üç ayını atlat önce de, ondan sonra düşünürüz" şeklinde, "Epizyotomi hakkında ne düşünüyorsunuz?" gibi sorularıma "Bunları şimdi düşünmen çok gereksiz. Hele bir o zaman gelsin, bakarız" gibi güvensizlik ve şüphe uyandırıcı bir edayla cevap veren, ve (henüz 8 haftalık hamile olmama rağmen, muhtemelen Şükran Günü haftasına denk gelebilecek olan) doğumumun (şimdi anlıyorum ki Şükran Günü yemeğini ailesiyle beraber yiyebilmek için) geç değil de erken olacağı kehanetinde (!) bulunan, yüzü gözü botokstan şişmiş, Zeki Müren bozması bu doktorun doğal doğum konusunda beni destekleyeceği konusunda içim pek de rahat değildi.
Yine de, doktor konusunda tavsiye alabileceğim kimse olmadığı için, hamileliğimin 18. haftasına kadar bu doktoru görmeye devam ettim. Aylık randevulara genelde hazırlıklı gidiyor, soracağım soruların listesini yapıyor, ancak doktorun aceleci tavırları yüzünden sorularımı bitiremeden ofisinden çıkıyordum.
Bardağı taşıran damla hamileliğin yaklaşık 16. haftasında uygulanan, bebekte Down Sendromu riskinin olup olmadığını ölçmek için yapılan Alfa Feta Protein testinin sonucunun "risk pozitif" çıkması oldu. Daha doğrusu, bu sonucu aldıktan sonra doktorun ve ekibinin yaklaşımı oldu. Kesin bir sonuç almaları için daha fazla tetkik yapmaları gerektiği anlamına gelen "Risk pozitif" sonucunu bana telefonda "Sana bunu telefonda söylemek zorunda kaldığım için çok üzgünüm" diye ağlamaklı bir sesle bildiren hemşire de, bu sonucu nasıl yorumlamam gerektiğini sorduğumda "Amnio yapmadan bilemeyiz, ama onun da düşük riski var, sen bilirsin" cevabını gayet umursamaz bir şekilde yapıştıran ve "Ben şimdi buna Amnio yap ya da yapma dersem sonucundan beni sorumlu tutar, bir de dava eder" düşüncesiyle bana yol göstermeyi katiyetle reddeden doktor da bu karar sürecinde yaşadığım stres sebebiyle herhalde ömrümden bir 10 günün gitmesine sebep olmuşlardır. Bu son olaydan sonra bir daha yüzünü görmemek üzere ayrıldım bu doktorun ofisinden...
Uzun arayışlar sonunda, oradan buradan sorup soruşturarak bulduğumuz, en nihayetinde Deniz'i doğurtan doktor ise başından beri tam tersi mesajlar verdi bize. İlk görüşmemizden itibaren (ki neredeyse 5 aylık hamileydim) sıcacık, sevgiyle, saygıyla yaklaştı, hem bana, hem Deniz'in Babası'na. Doğum sırasında benim yorulduğumu görünce Deniz'in Babası'nı kenara çekip "Bak, bebek gelmek üzere... Söyle Blogcu Gebe'ye, az daha dayansın" diyen, sancılarım sırasında saçımı okşayan, doğumdan sonra "Seninle gurur duyuyorum" deme büyüklüğünü gösteren, büyükannesi İzmirli, kendisi Yahudi bir Şilili olan bu tonton doktor sonunda bize unutamayacağımız bir tecrübe yaşattı.
Şimdi biraz mizahla karışık anlatsam da bu doktor değiştirme süreci oldukça stresliydi. Ancak Deniz'i doğurtan doktora gitmeye başladığımda ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım, ve onca hafta nasıl olup da bu kadar "kırmızı alarm veren", yeni doktorum gibi ben kilo aldıkça, yüzüm gözüm şiştikçe "Güzel görünüyorsun, ama bu ay şu kadardan fazla kilo alma" demenin aksine, "Stresli görünüyorsun, gel sana [muayehanemdeki bu mini spa'da] bir cilt bakımı uygulayalım" diyen bu doktor bozuntusunu hangi akla hizmet gördüğüme şaştım.
Ey Gebeler! Hamileliğiniz boyunca onlarca konuda karar vermek durumunda kalıyorsunuz. Bebeğinizin isminin ne olacağından odasının ne renk olacağına, ne şekilde doğum yapacağınızdan oğlunuzun sünnetini ne zaman yapmanız gerektiğine kadar daha önce fikir sahibi olmadığınız bir sürü konu bir anda hayatınızın gündemine oturuyor. Ama bu kararların hepsi de doğru doktoru seçmek söz konusu olduğunda solda sıfır kalıyor. Çünkü doktorun yaklaşımı sizin sadece doğumda değil, hamileliğiniz süresince (ve sonrasında da) nasıl bir ruh halinde olacağınızı tamamen etkiliyor. Bu yüzden güvenebileceğiniz bir doktor çok ama çok önemli. Doktorunuza karşı öyle hissetmelisiniz ki, sizin doğal doğum tercihinize sadece saygıyla değil, teşvik ederek yaklaşmalı. Sizde öyle bir güven duygusu yaratmalı ki, doğum sırasında herhangi bir terslik olması ve gerçekten sezaryen gerekmesi halinde sizin aklınızda "acaba kolaya mı kaçıyor?" gibi hiçbir şüphe oluşturmamalı...
Doğru doktoru bulmak çok önemli. İş doktorda başlıyor, doktorda bitiyor.