SİTE: Ana Sayfa
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size
Arama

Hamileler Kulübü

Neden Düşük Olabilir? Doğal Gerçeklik İçinde Düşük...

Hamileliğin tüm güzellikleri yanında bazan üzücü gerçeklere de hazırlıklı olmak, annenin ruh ve beden sağlığı ve sonraki hamilelikleri için büyük önem taşıyor. Anne karnında oluşmaya başlayan bebeğin, bazan erken dönemde bazan ise daha geç dönemde anne bedeninden doğal bir şekilde gelişimini tamamlamadan ayrılmasına düşük deniyor ve "düşük" doğanın formülize ettiği ve dış etkenlerden ziyade bebeğin gelişimini etkileyecek bir unsurun bulunması nedeniyle gerçekleşen ve annenin kesinlikle elinde olmayan bir durum...

Gönüller elbette bu tip üzücü bir olayı yaşamak istemese de aslında düşük olması halinde doğanın bu kendine özgü seleksiyonuna saygı duyup, daha sağlıklı bir hamilelik için bedeni ve ruhu hazırlamaya çalışmak, üzüntüye derinden kapılmaktan daha iyi ve daha önemli.

Genel olarak bakacak olursak düşük nedenleri şunlardır:

* Embryoya ait kromozom anomalisi
* Çoğul gebelikler Teratojenik ya da mutajenik etkiler (ilaç, radyasyon vb.)
* Genetik ( anne ya da babaya ait genetik bir bozukluk)
* Üreme sistemindeki yapısal anomaliler
* Doğumsal uterin anomaliler (septum vb)
* Myomlar
* Servikal yetmezlik
* Annede görülen akut durumlar
* Korpus luteum yetmezliği
* Aktif enfeksiyonlar (rubella, sitomegalovirus, Listeria, Toksoplazma gibi)
* Yüksek ateş
* Asherman sendromu
* Annede görülen kronik hastalıklar
* Polikistik over hastalığı
* Kontrolsüz şeker hastalığı
* Böbrek hastalığı
* Sistemik lupus (SLE)
* Tiroid hastalıkları
* Şiddetli hipertansiyon
* Antifosfolipid sendromu

Dış faktörler:

* Sigara
* Alkol
* Uyuşturucu
* Yüksek doz kafein

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Prof. Dr. Hakan Yaralı genel olarak
gebeliklerin yüzde 15-20 sinin düşükle sonuçlandığını söyledi.

 

Prof. Dr. Yaralı gebelerde 20 haftanın altındaki tüm kayıpların düşük olarak tanımlandığını bu düşüklerin en
büyük nedeninin ise bebeğe ait kromozomsal bozukluklar olduğunu belirtti. Hormonal tarzda bazı enfeksiyonların, annenin rahmi ile ilgili anatomik problemlerinin ve  damarlarda pıhtılaşma bozukluklarının da düşüğe neden olabileceğine dikkati çeken Prof. Dr.
Yaralı genel olarak tüm gebeliklerin yüzde 15-20sinin düşükle sonuçlandığını bildirdi.

 

Düşüklerin annenin yaptığı fiziksel aktivitelerle ilgisi olmadığını ifade eden Prof. Dr. Yaralı "Anne isterse hep yatsın düşük olacaksa olur. Ancak
büyük bir trafik kazası ve büyük bir travma gerçekleşirse düşük dış etmenler ile gerçekleşir" dedi.

Prof. Dr. Yaralı gebelik kararı alınmadan önce annenin genel sağlığının normal olması gerektiğini bu kapsamda genel jinekolojik muayene smear alımı, ultrasonografik muayene, tam kan sayımı, karaciğer böbrek fonksiyon hepatit B ve C testlerinin yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

 

Gebelik kararı alındıktan sonra o ay içinde ya da 2. ayda gebe kalınmadığında bunun problem olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yaralı şöyle dedi: "Daha önce aynı birliktelikten çocuğu olan gebe kalmakta sıkıntısı olmayan
bir çiftin bile 1 ayda gebe kalma şansı yüzde 20-25 tir. Dolayısıyla gebe kalmak için 1 yıl beklenmeli. Ancak bu bekleme yaratılması çok kompleks bir süreci gerektirir. Bütün bir embriyon gelişimi sürecinde kadının yaşı önceden açık ameliyat olup olmadığı, kürtaj ve
erkekte sperm problemi gibi faktörler de etkili."

Dünya Sağlık Örgütü düşüğü ‘fetusun ortalama 20 haftalık gebelik sırasında 500 gr.'ın altında olması' şeklinde açıklıyor. Gebeliklerin yüzde 15-40′ı düşükle sonlanıyor. Daha önce gebe kalmamış bir kadının ilk gebeliğinde düşük yapma olasılığı yüzde 5 iken başından bir düşük geçmiş kadının ikinci gebelikte düşük yapma olasılığı yüzde 115 2 kez düşük yapan da ise bu oran yüzde 29 dördüncü gebelikte ise yüzde 36′lara çıkıyor. İleri yaş en önemli düşük nedenlerinden biridir. En elverişli üreme çağı 20-34 yaş arasındaki dönemdir. Bu dönemin dışında gebeliklerin düşükle sonlanma şansı daha yüksektir.

Kişi kendi kendine düşüğe sebep olabilir mi ?
Düşük olduğunda kendinizi suçlamayın. Düşüğün kadının kendi yaptığı bir kusur neticesi olması hiç de kolay değildir.

Cinsel ilişki ya da egzersiz gibi etkinlikler düşüğe neden olmaz.
Bu olayın doğanın bir kanunu olduğu, her 4-5 gebelikten birinin düşükle sonuçlandığı hatırda tutulmalıdır. Moralin yüksek olması daha sonraki gebelikler için yardımcı olabilir.

Düşük neden olur?

Oosit (yumurta hücresi) döllendiği andan itibaren gebelik başlar. Döllenen yumurta hücresi Fallop tüpünde ilerleyerek uterus içine ulaşır ve burada en uygun yerde yerleşir. Bu yerleşme (implantasyon) sonrasında beta HCG salgısı başlar.

Doğanın en önemli görevlerinden biri yeryüzünün canlılara sunduğu sınırlı kaynaklarından en mükemmel olan canlıların faydalanmasını sağlamaktır. Bunun için de doğa(l) mekanizmalar yeni canlı oluşumunun her aşamasında ve hatta canlılar dünyaya geldikten sonra da hayatın her aşamasında devreye girerek tüm canlılar bir sınava tabi tutulur, 'hatalı' olanlar ortadan kaldırılır ve kusursuz olanlara 'yer açılır'. 'En mükemmel' olan burada genetik, yapısal ve işlevsel olarak en mükemmel olan anlamında kullanılmaktadır. Doğal seleksiyon (seçim) adı verilen bu fizyolojik mekanizma 'hatalı' olan organizmaları bulur ve yukarıda anlattığımız gibi, mükemmel olanlarına yer açmak için bir anlamda kendi yaptığı hataları yokederek düzeltmeye çalışır. En dar anlamda bakıldığında 'düşük' bu fizyolojik mekanizmanın dışavurumlarından biri olarak görülebilir.

Doğal seleksiyonun düşük eyleminde en önemli özelliklerinden biri en erken dönemlerde devreye girmesidir. Hata henüz büyük boyutlara ulaşılmadan bertaraf edildiğinde mekanizma daha iyi işler. Bu nedenle her ne kadar 'düşük' terimini ilk 20 hafta içinde oluşan bir olay olarak tarif etmiş olsak da aslında düşükler en sık gebeliğin oluştuğu ilk günlerde oluşur ve önemli bir kısmı da henüz adet gecikmesi gibi gebelik belirtileri oluşmadan, yani kadın gebe olduğunu algılamadan meydana gelir. Döllendikten hemen sonra süreç işlemeye başlar ve döllenmiş olan ancak 'kalitesi düşük' yumurta hücresi hemen yokedilmeye çalışır. Bu süreç o kadar hassas işler ki, bu aşamadan adet gecikmesi olan gebeliğin dördüncü haftasına kadar oluşmuş olan gebeliklerin yaklaşık %25'i düşükle sonuçlanır. Bu gerçeği beta HCG hormonu ölçüm yöntemleri geliştirildikten sonra anlamış bulunuyoruz. Yukarıda anlattığımız gibi implantasyon (uterus içinde yerleşme) oluştuktan hemen sonra başlayan beta HCG salgısı hassas laboratuar incelemeleriyle ölçülebilmekte ve kadında henüz adet gecikmesi olmadan beta HCG salgısının arttığının gözlenmesiyle gebelik tanısı kesin konabilmektedir (gebeliğin tanısı hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayın). Bu aşamada henüz biyolojik olarak gebelik başlamamış olduğundan ve kan biyokimyasına göre (yani beta HCG artışına göre ) gebelik tanısı konduğundan gebeliğe 'kimyasal gebelik' adı verilir.

Doğal seleksiyonun diğer bir özelliği de hatalarını düzeltme yönündeki tutumunu 'inatçı' bir şekilde devam ettirmesidir. Kadında adet gecikmesi olduktan sonra da takip devam eder ve tanısı konmuş gebeliklerin yaklaşık %15'i de gebeliğin ilerleyen haftalarında düşükle sonuçlanır. Yani bunun anlamı, oluşmuş gebeliklerin yaklaşık %40'ı düşükle sonuçlanmaktadır! Bu durum doğanın çok hata yapmasından değil, en ufak hataları bile 'affetmemesinden' kaynaklanan bir durumdur.

Gebelik haftası ilerledikçe gebeliğin düşükle sonuçlanma olasılığı azalır. Zira doğal seleksiyon süreci 'hatalı gebelikleri' sıklıkla erken gebelik haftalarında yakalar ve sonlandırır. Nitekim düşüklerin %80'i gebeliğin ilk 12 haftasında gerçekleşir ve bu haftadan sonra düşük riski giderek azalır. Yapılan bazı çalışmalar bebeğin ultrasonografide kalp atışlarının gözlenmesi durumunda düşük riskinin %3'e kadar düştüğünü göstermektedir.

Yukarıda anlattığımız bu doğal seleksiyon süreci elbette her düşüğün nedeni değildir. Özellikle tekrarlayıcı düşüklerin önemli bir kısmı, kadında varolan bazı yapısal kusurlara (uterus şekil bozuklukları gibi), hormonal dengesizliklere (polikistik over gibi, tiroid işlev bozuklukları gibi), kadında ve /veya erkekte varolan genetik bazı kusurlara bağlı (dengeli translokasyonlar gibi) olarak da oluşabilir.

Aşağıda bu nedenlerin daha geniş bir listesini bulacaksınız.

Ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz: Erken gebelikte ortaya çıkan düşüklerin %50'sinden fazlası bebekte tesadüfi olarak ortaya çıkan ve tekrarlayıcı özelliği bulunmayan kromozom anomalilerine bağlı meydana gelir. Düşük esnasında gebelik haftası ne kadar ufaksa nedenin böyle olma olasılığı o kadar yükselir. Bu yüzden de düşük, üreme çağında bulunan kadınların sıklıkla yaşadığı ve çoğunlukla tekrar etmeyen bir durum olarak kabul edilebilir.

Doğal seleksiyon elbette her üretim hatasını saptayamaz ve bazı gebelikler hatalı üretilmiş olmalarına karşın devam eder. Doğal seleksiyon süreci bu hataları gebeliğin ilerleyen haftalarında yakaladığında kendini geç düşükler ya da erken doğum, ölü doğum şeklinde belli edebilir.

Esasen erken doğumların bir kısmının nedeni de budur.

Doğal seleksiyon hatalı üretimi doğuma kadar yakalayamadığında yeni doğan döneminde yakalayabilir. Yeni doğan ölümlerinin önemli nedenlerinden biri de anomalili doğmuş bebeklerdir.

Tüm anne adaylarının çok sağlıklı bir hamilelik geçirerek çok sağlıklı bebeklere sahip olması dileklerimle,

Sevgiler

JALE DURAL