SİTE: Ana Sayfa
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size
Arama

Hamileler Kulübü

Nefes, Nefes, Nefes

Doğar doğmaz kimseyi gözlemlemeden ve öğretilmeden , içgüdüsel olarak ilk yaptığımız şey nefes almak.  Oysa anne karnında bunu öğrenmiyoruz, doğunca da kimse bize bunu göstermiyor.  Ama doğduğumuz gün bu ilk nefesle bizi hayata bağlayan kutsal güç,  ancak ölürken içimizden bir daha geri dönmemek üzere son nefesle çekilip çıkıyor. Sanki ruhumuz içimize üflenivermiş de bize hayatı sunmuş gibi…

Ben nefesi neye benzetiyorum biliyor musunuz? Organik olarak hayatımızın temel organı nasıl istem dışı çalışan kalbimizse ve belli bir ritim ile biz hayatta olduğumuz sürece atıyorsa,  nefes de ruhumuzun kalbi gibi geliyor bana.  İstem dışı, hiç düşünmeden de nefes alabiliyoruz ve  ruhumuz bu belli ritimlerle içimize girip çıkan nefeslerle varoluyor bedenimizin içerisinde. Nasıl ki beden sağlığımız, kalbimizin sağlığı ve gücüyle ilgiliyse, ruh sağlığımız da nefesimizin sağlığı ve gücü ile orantılı. Ve konunun en en güzel yanı ise nefesimiz sadece ruhumuzu değil, kalbimizin ve bedenimizin de sağlığını en önemli ölçüde etkileyen büyük bir güç.

Nefes bedenimize , bedenimizdeki her hücreye sağlıklı yaşaması için gereken oksijeni taşıyan  en önemli kaynak. Doğduğumuzda iç güdüsel olarak en doğru şekliyle aldığımız nefesimizi ilerleyen yaşlarımızda yanlış kullanmaya başlıyoruz.  Bu da beraberinde  hem bedensel , hem de ruhsal hastalıkları bize kazandırıyor ve maalesef çözümü ilaçlarda arıyoruz..

Bedenimiz milyonlarca hücreden oluşuyor ve hücrelerin sağlıklı yaşaması için oksijene ihtiyacı var. Oksijen ise bedenimize  büyük ölçüde burnumuzdan ve ağzımızdan aldığımız  nefesimizle giriyor. Derimizle de nefes alıyoruz doğru ama burnumuzdan aldığımız nefes, doğrudan bedenimizin en uç yerlerindeki hücrelere kadar  kanımız ile taşınıyor. Nefesle beyin  hücrelerimize oksijen gider, bu da daha aktif bir zihinsel işlev demektir. Nefesle ciğerlerimizin kapasitesi artar ve bu da vücudumuzda her hücreye daha çok oksijen gitmesi, tüm bedenimizin toksin ve zararlı atıklardan birikim yapmadan arınması demektir. Hormonlarımızın en doğru şekilde salgılanması, bağışıklık sistemimizin tam gücüyle varolması hep nefesi tam ve doğru almamızla ilgilidir. Ayrıntılara girmeden dahi sanırım nefesin önemini bu kadarcık satırla dahi anlayabiliriz öyle değil mi?

Nefes böylesine muhtaç olduğumuz bir güç iken, maalesef o kadar da önemsemediğimiz ve  unuttuğumuz bir yeteneğimiz. Öylesine ihmal ediyoruz ki, öylesine unutuyoruz ki, öylesine farkında değiliz ki, “yanlış nefes  alıyoruz “ diye uyarıldığımız zaman ilk tepkimiz “ nefes nefesdir, yanlışı doğrusu mu olurmuş”  diye küçümsüyor hatta alay ediyoruz. Oysa o kadar önemli ki..

Bebeğinizin karnınızda  sizin aldığınız kadar nefes alabildiğini biliyor musunuz? Siz ne kadar doğru nefes alırsanız, ne kadar tam nefes ile oksijeni bedeninize gönderirseniz, bebeğiniz de o kadar oksijen alabiliyor ancak. Ve onun gelişimini sağlıklı tamamlayabilmesi için buna ne kadar ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Sadece yediklerinizle değil, nefesinizle de onu besliyorsunuz.

Doğduğumuzda ilk keresinde daha öğretilmeden doğru şekilde almaya başladığımız nefesimizin  yaşımız ilerledikçe nasıl deformasyona uğradığını anlamak için bebeklerin nasıl nefes aldığını gözlemleyin. Karınlarının ve göğüslerinin nefesle nasıl şiştiğini izleyin. Bir de kendi nefesinize sakin bir şekilde gözlemci olun.  Çoğumuzun nefesi değil karnımıza kadar inmek, göğsümüzün ortasında kalıyor. Düzenli değil. Kısa ve düzensiz hatta tutulu nefeslerle yaşamımızı sürdürüyor ve tüm bedenimizi, sağlığımızı, ruhumuzu, enerjimizi, yaşamımızı kendimiz bilmeden bir yığın düğümlerle düğümlüyoruz.. Stres anında, kızdığımız zaman, heyecanlandığımız zaman ve benzeri anlarda neden genelde karnımız spazmlarla kasılır, neden tansiyonumuz oynar, neden kalbimiz sıkışır, neden gözümüz kararır , neden sindirim sorunları yaşarız, neden, neden diye koca sayfalar doldurabiliriz. İlk ve en önemli sebep nefestir. Çünkü böyle anlarda zaten kısa ve tutuk aldığımız nefesi iyice tutarız. Bu da tüm bedenimizde, kaslarımızda kasılmaların olması demektir. Diyaframımız zaten çalışmayı unutmuş durumdayken iyice kasılır, nefesimiz o zaman daha da kısır döngüye girerek istesek de içimize alamadığımız bir hale gelir, soluğumuz kesilir…Çünkü diyaframımız ciğerlerimizin kapasitesini iyice düşürecek şekilde kasılır.

Genel hayatımızda bu kadar önemli olan nefesimizin hamilelikte önemi bebeğimizin de gelişimini etkileyeceği için 2 kat artar. Hamileliğimizin daha huzurlu, mutlu geçmesi de, doğumumuzun daha kolay olması da ve  doğum kasılmalarını “acı” olarak değil de bebeğimizin gelişi için vücudumuzun ona yol açması olarak görerek doğru nefeslerle vücudumuza ve bebeğimize  yardım etmemiz de nefesimizi doğru kullanabilmemiz ile mümkündür.

Sevgilerimle, mutlu kalın.

JALE DURAL